27.07.2009

Valinin ölümü; Recep Yazıcıoğlu


Sürmene'nin köylerinden Yılmazlar, eski adı Holomezire... Karadeniz'in sevimli, çalışkan ve hareketli bir halk topluluğu orada yaşıyor. Tabii dindar bir köy. Benim bildiğim üç-dört tane din adamı bu köyden yetişmiştir. Türkiye tarihinin en genç Diyanet İşleri Başkanı Sait Yazıcıoğlu hoca ve sonra Yazıcıoğullarının ve doktor Hasan Karaman'ın müftü babaları ve nihayet Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan Dr. Niyazi Kahveci... Çocuk okutmaya meraklı bir köy; gençler zeki, çalışkan... Köyün havası, suyu, yiyeceği temiz... Bu çizgilerin dışında köy halkının bir ortak özelliği var; köyün gençleri merhum maliye bakanı Adnan Kahveci ve vali Recep Yazıcıoğlu gibi harama el sürmeyen takımdandı. Demek ki, bu cemaat namusu, bir anane teşekkülüne neden oluyor ve insanlar dürüstlüğü, her şeyden önce ailede ve köyde öğreniyorlar.
Sürmene'nin bu müstesna çocukları, muhalif ve muvafık, kendilerinin hiç tanımadığı on binlerin sevgisini kazanıyorlar. Valiye ve Adnan Kahveci'ye ağlayanlar her sınıftan ve her partidendi. Acul davranışları her ikisini de trafik canavarına kurban etti.
Vali Yazıcıoğlu özgün ve özgür bir Anadolu çocuğuydu. İnsanların dikkatini vali olmanın ötesinde daha çok çekti. Ankara'ya geldiği zamanlardan birinde, mutlaka dersime davet ederdim. Sınıfa bütün Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin talebesi doluşurdu. Belli ki mesleğinin model kişiliğiydi. Kaymakam ve vali Recep çok çalışırdı. Tembel ve işe yaramaz adamımız çok olduğu için Recep Yazıcıoğlu dokunulmazlık kazanmıştı. Hiç kimse, gece ve gündüz, karada havada ve suda nazır bu valiyi harcayamazdı. Erzincan köylerine gittiğimizde halk valiyi karşılamak için arabanın önüne yığılır. Vali Recep ise ele avuca sığmaz, çoktan baraj gölüne dalmıştır, onları sudan selamlar. Şimdi dağın tepesindeki bir köydeyken, biraz sonra yamaç paraşütüyle ovadaki köyde biter. Devlet bütçe mi vermiyor, ziyanı yok; imece ve bağış yoluyla azgın ırmağın üstüne köprü yapılır. Orduevleri çok mu lüks? Kıskançlık yapacağına polise de aynı derecede lüks ev yapmaya bak. Öğretmenevi de onlar kadar lüks olmalıdır, işe girişilir.
Bulunduğu vilayetlerde memurun her sınıfını mahrumiyetten kurtarmak, onlara seviyeli bir yaşam vermek düsturuydu ve bunu başardı. Kemaliye'nin, yani eski Eğin'in dünyadan kopukluğunu sona erdirmek için tamamen halkın katkısıyla dağları delmeye başladı. Erzincan en kısa yoldan Sivas'a kavuşacaktı. Ben gittiğimde, dağın delinmesine pek az bir şey kalmıştı. Bu tünelin adı "Yazıcıoğlu" olmalıdır.
Vali konuşmaktan ve anlatmaktan yorulmazdı. Yazmaya da hiç üşenmezdi. Dahası var, insanları keskin zekası ve hırçın Karadeniz üslubuyla ikna etmeye de doymazdı. Gittiği vilayetlerde, yerel halkın en ilginç kişiliklerinden oluşan bir çevresi vardı. Vali ulaşılmaz adam değildi; elverir ki, saçmalamadan, yalan söylemeden, çalıp çırpmadan yanına gelin. Genç yaşında vali oldu. Çalıştı, merkezle de didişti çevreyle de...
Devlet-i Aliyye'miz eski bir imparatorluktur. Çok badireler geçirmiştir. Hele geçen asırda çok büyük valilerimiz olmuştur. Bu asırda da olmuştur. Recep Yazıcıoğlu ise hepsinin içinde cıva gibi oradan oraya koşuşan, kendine özgü, deli dolu biri olarak anılacaktır. Cenazesinde sağcısı solcusu, köylüsü şehirlisi, yaşlısı genci, binlerce insan vardı. Bizim millet kendisi için didineni sever.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Site Meter