27.07.2009

Büyük şarkiyatçı: Claude Cahen


Türk toplumunda her geçen gün yeni tartışma konuları ortaya çıkıyor; "oryantalizm" denilen şarkiyatçılık da bu aktüel tartışma konularından. Biz maalesef bu gibi tartışmaları zengin malzeme kullanıp etraflıca düşünerek yapmayız. Eski ve yeni moda, şarkiyatçılığın bizim tarihimizi ters yorumladığına inanmaktır. Bu görüşün haklı yanları yok değil; ama sloganlarla Avrupalı şarkiyatçıları karalamak ve her birini aynı kefeye koymak bilgisizlikten doğan bir yanlışlıktır. Avrupa şarkiyatçıları arasında sıradan adamlar vardır, etraftaki önyargılara hizmet ederek geçinmeye çalışırlar. Muhteşem bilgili mütebahhir adamlar vardır, ne yazık ki kolonyalizmin hizmetinde melunane işler yapmışlardır; bu tipin en belirgin örneği Hollandalı Snouck-Hurgronje'dir. "Cava Adası'nda ve etrafta Müslümanların itaat edip direnmekten vazgeçmesini istiyorsanız, başlarındaki reisleri değil; ulemayı yok edin" tavsiyesinde bulunmuştur ve maalesef tavsiyesi de tutulmuştur. Hazret Mekke'yi tetkik için güya Müslüman olup hacca da gitmiştir. Mamafih yalancı hacının eserini okumak gerekir. Bu gibi adamların yanında, dünyadan elini eteğini çekip, okuyup yazanlar da vardır. Bence Kuran-ı Kerim'in en iyi Almanca tercümesini yapan Richard Rückert, Berlin'de bile oturamayıp kasabasına çekilen, Şark'ın şiirlerini aruz vezniyle Almancaya çeviren bir mütevazı dahiydi. 19'uncu yüzyılın ünlü Yahudi Macar şarkiyatçısı Ignaz Goldziher inanmış bir Yahudi ilahiyatçısı idi ama İslamın kelamına da Müslüman bilginler kadar vakıftı ve saygılıydı. Kocaman yaşında Mısır'da el-Ezhar'da talebelik yapmıştı. Unutmayalım, Avusturyalı tarihçi Joseph Hammer von Purgstall, Osmanlı tarihi, Türk edebiyatı, Kırım hanları üzerindeki cilt cilt eserleri kadar; İlhanlı devri İran tarihçisi Vassaf'ın mutantan Farsçalı beş ciltlik eserini de Almancaya kazandırmıştır. Bu tercüme eserin Avusturya Milli Kütüphanesi'ndeki nüshalarının redaksiyonunu yapacak babayiğit bugün yok bile... Hammer, Hafız'ı; Goethe ve Schiller'in diline kazandırıp, Şark rüzgarlarıyla Alman edebiyatını yerinden oynatmıştır. 20'nci yüzyılda İslam milletlerinin sadece tarihine değil, siyasi haklarına bile hakkaniyetle yaklaşan Maxim Rodinson ve Claude Cahen gibileri de vardır. Claude Cahen, Fransa'nın İslam tarihi ve Selçuklu Türk tarihi alanında yetiştirdiği büyük bir uzmandır. Yahudi bir ailedendir fakat laik düşünceli bir Fransız olduğunu İsrail devleti kurulduğu zaman yazdığı bir gazete makalesinde; "Yahudi tabiri benim için hiçbir şey ifade etmiyor" cümlesiyle belirtmiştir. Maxim Rodinson gibi Claude Cahen de ne Hıristiyan bağnazlığı, ne de başka bir zincir taşımadan Ortadoğu milletlerinin tarihi hakikatini aramaya çalışmıştır. Claude Cahen'in okul ve meslek hayatı iyi eğitim görmüş, seçkin Fransız aydınları gibidir. 16 Şubat 1909'da Paris'te doğmuştur. Bir Ecole Normale Superiore mezunudur. Fransız dışişlerinin, içişlerinin, maliyesinin parlak memurları gibi tarih, felsefe dallarının seçkinleri de bu okuldan çıkar. Bizdeki bazı seçkin okulların aksine Fransa'nın bu "ecole"leri çökmez ama mezunlarının iltifat etmekten vazgeçtiği müesseseler için çöküntü başlangıcı söz konusudur. Claude Cahen 1931'de Ecole Nationale de Langues Orientales'in Türkçe-Arapça bölümünden mezun olmuştur. Şark dillerinin hakkıyla okutulduğu bu okulda o sıralar Adnan Adıvar da Türkçe lektörüydü ve galiba Irene Melikoff, Bernard Lewis, Andreas Tietze, Louis Basin gibi ünlü öğrencileri ünlü gramerci Jean Deny'den daha fazla etkileyen unutulmaz bir hocaymış. Claude Cahen bütün seçkin Fransızlar gibi lise profesörlüğü imtihanını kazandı ve 1936-1937'de Türkiye'de araştırmalar yaptı. 1940'ta bence her tarihçinin okumak zorunda olduğu ünlü eseri "Haçlılar Devrinde Kuzey Suriye" basıldı. Bu eserde şahane üslubu ve dili okuyucuyu etkiler, vesika ve delilleri sıkıcı olmaktan çok, ortaçağın Ortadoğu'suyla sıcak bir ilgi kurmayı sağlar. Eser halen Türkçeye çevrilmedi, hoş Fransızca kaleme aldığı "Osmanlı Öncesi Türkiye" adlı eseri de Fransa'dan önce İngiltere'de İngilizce çıkmıştır. Çok bilmiş bir mütercimimiz bu eseri ne içinse; "Osmanlı'dan Önce Anadolu'da Türkler" diye çevirdi. Bazı mütercimlerimizin dar tarih dünyaları içinde orijinal başlıkları değiştirmelerine bu ilk örnek değil. Cahen'in bizim milli tarihimize yaptığı en önemli hizmet bu eserdir. Kalabalık sayıdaki makale ve kitapları Türkçeye çevrilmelidir. Onu 1980 yılında Societe Asiatique'in başkanı olarak tanıdım. Hiç de cazip fiziği olmayan bu ünlü bilgin, daha ilk kelimede ve ilk mimikte insanları zekasıyla çarpıyordu. Bu çarpma da ezici olmaktan çok, bir tevazu içeriyordu. Nükte yeteneğinin sonu yoktu ve nüktedan kişilere de bayılıyordu. Kasım 1991'de öldü. Yetiştirdiği öğrenciler de bugünki Fransa'nın Şark'a en açık uzman zümresini oluşturuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Site Meter