27.07.2009
İstanbul’un efendi hemşehrisi; Kevork Pamukciyan
Aslen Sivaslı bir aileden gelen Üsküdarlı Kevork Pamukciyan (1923-1996) üstadın makalelerini Aras Yayıncılık, Osman Köker’in marifetiyle derliyor ve yayımlıyor. Kevork Pamukciyan ile yüz yüze çok geç tanıştım; ilk görüştüğümüzde ailedeki bir vefat üzerine taziyette bulunanlara tek tek mektup yazıyordu. Yüze yakın mektup yazmış. Türkiye’de nadir rastlanan, yazmaya doyamayan bir okumuş adamdı. Her zaman için mütevazı, son derece de etikete riayet eden ve mümkün mertebe güler yüzlü biriydi. Bu şehirde artık göremediğimiz efendilerdendi. Öldüğü vakit birçok insan gibi içten vah vah çektim. Ama asıl önemlisi ondan kısa bir süre önce Kuzguncuk’ta yanan evine yanmıştık. Birçok yazı ve notu, temin ettiği belgeler ve nadide kitapları bu evde kül olmuştu. Ahşap evin seyri hoştur ama İstanbul kültürü yanan evlerle erimiş gitmiştir.
Kevork Pamukciyan üstadı ben de birçok yaşıtım gibi Reşad Ekrem Koçu’nun "İstanbul Ansiklopedisi"nin sahifelerinden tanıdım. Bu ansiklopedinin sahifelerinde onun kaleme aldığı Ermeni ünlülerinin portrelerinin, ciddi biyografik araştırmalara dayandığı ilk bakışta anlaşılır. Söylentileri belgeyle sınıyordu; abartma veya yerme gibi amatörlere has ayarsızlıktan uzak bir üslubu vardı. Ansiklopedi, "E" maddesine gelince Kevork beyin Reşad Ekrem Koçu’nun ansiklopedisinden ayrıldığının resmen ilan edildiğini okuduk. Bu ansiklopedide iki noksan vardır; "Ermeni" maddesine gelindiği halde Ermeni kiliselerinden bahis yoktu. Maddenin karşısında; "bakınız Surp maddesine" diyordu. Anlaşılan Kevork beyin o kadar iyi tanıdığı ve hakkında dosyalar derlediği İstanbul Ermeni kiliseleri dosyasını Reşad Ekrem bey alamamıştı. İşin garibi patrikhane de kiliseler hakkındaki tarih yazımını sonraki yıllarda Kevork Pamukciyan’a vermemişti; dolayısıyla en önemli konuyu Kevork beyin kaleminden terkip edemiyoruz.
Biz hepimiz bu toprağın insanlarıyız; meziyetlerimiz ve kusurlarımız da müşterektir; işi ehline vermemek de bu kusurların başında gelir. "İstanbul Ansiklopedisi"ne dönelim. "Ermeni" maddesini yazan Reşad Ekrem Koçu, Kevork beyin adını hürmetle anıyor, yalnız artık ansiklopediye yazı vermediğini, niçin küstüğünü anlamadığını yazıyordu. Galiba niçin küstüğü açıktı. "Baronyan" maddesinde Pamukciyan’ın methettiği bu tiyatro ve mizah yazarını, aynı maddenin sonuna koyduğu bir notla Reşat Ekrem bey; "Beş para etmez biri" diye zemmetmişti. Herhalde Kevork beye rakip olan bir bilgiçi (!) dinleyip bu notları ilave etme yanılgısını göstermiş, Kevork bey de haklı olarak ansiklopediden çekilmişti. Bıkıp usanmadan, İstanbul semtlerindeki Ermeniler, Ermeni sanatkar, bilgin, devlet adamı ve uzmanlar hakkında not topladı ve neşretti. Bunları okuduğu zaman herkesin Osmanlı Ermenileri hakkında derin bilgi edineceği, en azından itidalli bir yorum sahibi olacağı açıktır.
Kevork Pamukciyan iğne ile kuyu kazar gibi notları toplar ve eksik görünen bilginin peşini kovalardı. Bu sabır az rastlanan cinstendir. Aras Yayıncılık geçen yıldan beri bu yazıları derleyip tasnif ederek yayımlamaya başladı. Serinin başlığı "Ermeni Kaynaklardan Tarihe Katkılar", ilk kitap ise "İstanbul Yazıları"dır. İstanbul semtleri (mesela Beşiktaş), kurumları (mesela Darphane) gibi ilginç makalelerden oluşuyor.
Serinin ikinci kitabı Kevork Pamukciyan’ın ihtisası olan ve Turgut Kut gibi araştırmacıları da yetiştirdiği "Ermeni Harfli Türkçe Metinler" üzerinedir. Tıpkı Rum-Ortodoks rahip Meletios Sakulidis’in, Yunan harfli Türkçe (Karamandlica) metinlerin uzmanlığını yapıp toplaması gibi, Kevork bey de kalabalık sayıdaki Ermeni harfli Türk literatürünü topladı. Bu konuya Robert Anhegger gibi bazı araştırmacılar da katkıda bulunmuştur ve Türk edebiyatını aydınlatan birtakım önemli metinlerin Ermeni harfleri ile kaleme alındığı biliniyor. Üçüncü cildin muhtevası binlerce mezar taşı kadar arşivleri tetkik eden Kevork Pamukciyan’ın; İstanbul Ermenilerinin önde gelenleri ve Ermenilerin oturduğu semtler üzerindeki makalelerini ihtiva ediyor. Dördüncü cilt ise gene biyografilerden oluşacakmış.
Kevork bey dilini çok iyi bilirdi; dinine de bağlıydı. Zaten patrikhaneye hayatını vakfetmesi bunu gösterir. Ama Türk edebiyatına ve diline de bağlılığı yazdıkları ile ortadadır. Saygıyla ve minnetle anıyoruz. Kevork Pamukciyan’ın bütün Türkçe ve hatta Ermenice eserlerinin çevrilerek yayını bir kazanç olacaktır. Aras Yayıncılık’ın bu faaliyeti tarihe soğukkanlı ve bilimsel yaklaşıma bir örnektir.
Kevork Pamukciyan üstadı ben de birçok yaşıtım gibi Reşad Ekrem Koçu’nun "İstanbul Ansiklopedisi"nin sahifelerinden tanıdım. Bu ansiklopedinin sahifelerinde onun kaleme aldığı Ermeni ünlülerinin portrelerinin, ciddi biyografik araştırmalara dayandığı ilk bakışta anlaşılır. Söylentileri belgeyle sınıyordu; abartma veya yerme gibi amatörlere has ayarsızlıktan uzak bir üslubu vardı. Ansiklopedi, "E" maddesine gelince Kevork beyin Reşad Ekrem Koçu’nun ansiklopedisinden ayrıldığının resmen ilan edildiğini okuduk. Bu ansiklopedide iki noksan vardır; "Ermeni" maddesine gelindiği halde Ermeni kiliselerinden bahis yoktu. Maddenin karşısında; "bakınız Surp maddesine" diyordu. Anlaşılan Kevork beyin o kadar iyi tanıdığı ve hakkında dosyalar derlediği İstanbul Ermeni kiliseleri dosyasını Reşad Ekrem bey alamamıştı. İşin garibi patrikhane de kiliseler hakkındaki tarih yazımını sonraki yıllarda Kevork Pamukciyan’a vermemişti; dolayısıyla en önemli konuyu Kevork beyin kaleminden terkip edemiyoruz.
Biz hepimiz bu toprağın insanlarıyız; meziyetlerimiz ve kusurlarımız da müşterektir; işi ehline vermemek de bu kusurların başında gelir. "İstanbul Ansiklopedisi"ne dönelim. "Ermeni" maddesini yazan Reşad Ekrem Koçu, Kevork beyin adını hürmetle anıyor, yalnız artık ansiklopediye yazı vermediğini, niçin küstüğünü anlamadığını yazıyordu. Galiba niçin küstüğü açıktı. "Baronyan" maddesinde Pamukciyan’ın methettiği bu tiyatro ve mizah yazarını, aynı maddenin sonuna koyduğu bir notla Reşat Ekrem bey; "Beş para etmez biri" diye zemmetmişti. Herhalde Kevork beye rakip olan bir bilgiçi (!) dinleyip bu notları ilave etme yanılgısını göstermiş, Kevork bey de haklı olarak ansiklopediden çekilmişti. Bıkıp usanmadan, İstanbul semtlerindeki Ermeniler, Ermeni sanatkar, bilgin, devlet adamı ve uzmanlar hakkında not topladı ve neşretti. Bunları okuduğu zaman herkesin Osmanlı Ermenileri hakkında derin bilgi edineceği, en azından itidalli bir yorum sahibi olacağı açıktır.
Kevork Pamukciyan iğne ile kuyu kazar gibi notları toplar ve eksik görünen bilginin peşini kovalardı. Bu sabır az rastlanan cinstendir. Aras Yayıncılık geçen yıldan beri bu yazıları derleyip tasnif ederek yayımlamaya başladı. Serinin başlığı "Ermeni Kaynaklardan Tarihe Katkılar", ilk kitap ise "İstanbul Yazıları"dır. İstanbul semtleri (mesela Beşiktaş), kurumları (mesela Darphane) gibi ilginç makalelerden oluşuyor.
Serinin ikinci kitabı Kevork Pamukciyan’ın ihtisası olan ve Turgut Kut gibi araştırmacıları da yetiştirdiği "Ermeni Harfli Türkçe Metinler" üzerinedir. Tıpkı Rum-Ortodoks rahip Meletios Sakulidis’in, Yunan harfli Türkçe (Karamandlica) metinlerin uzmanlığını yapıp toplaması gibi, Kevork bey de kalabalık sayıdaki Ermeni harfli Türk literatürünü topladı. Bu konuya Robert Anhegger gibi bazı araştırmacılar da katkıda bulunmuştur ve Türk edebiyatını aydınlatan birtakım önemli metinlerin Ermeni harfleri ile kaleme alındığı biliniyor. Üçüncü cildin muhtevası binlerce mezar taşı kadar arşivleri tetkik eden Kevork Pamukciyan’ın; İstanbul Ermenilerinin önde gelenleri ve Ermenilerin oturduğu semtler üzerindeki makalelerini ihtiva ediyor. Dördüncü cilt ise gene biyografilerden oluşacakmış.
Kevork bey dilini çok iyi bilirdi; dinine de bağlıydı. Zaten patrikhaneye hayatını vakfetmesi bunu gösterir. Ama Türk edebiyatına ve diline de bağlılığı yazdıkları ile ortadadır. Saygıyla ve minnetle anıyoruz. Kevork Pamukciyan’ın bütün Türkçe ve hatta Ermenice eserlerinin çevrilerek yayını bir kazanç olacaktır. Aras Yayıncılık’ın bu faaliyeti tarihe soğukkanlı ve bilimsel yaklaşıma bir örnektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder