7.01.2011

MUHTEŞEM HATALAR 1

"Muhteşem Yüzyıl" başladı, olumlu tepkiler de var, olumsuz da. Göze batanlar, "Hürrem" üzerine kurulu bir senaryo olduğunun aşikar olduğu. O yüzden birçok gerçeği "hiçe sayarak" (Erhan Afyoncu'nun kulakları çınlasın) "gerçeğe sadık kalıyoruz" söylemleriyle senaryo yazılmıs ve yazılmaya da devam ediyor muhakkak. En çok göze batan şey, Yavuz'un ölümünden sonraki birkaç gün içinde İstanbul'a gelen I. Süleyman'ın "alem" yapmaya kalkması. Bre melunlar, durun adamın babası öleli daha kaç gün oldu, nerede bu ahalinin yas hali, nerede sarayda gözü yaşlı bir anne...
Hatalardan bazıları:
- Olaylar 1520'de geçmektedir. Oysa Topkapı Sarayı'na haremin gelmesi 1540'ta başlar. Bu tarihten önce harem, Beyazıt'taki Eski Saray'daydı.
- Yavuz Sultan Selim'in Rodos seferi için 200 parça kalyon hazırlandığı söyleniyor. Osmanlı'da ilk harp gemisi 1644'te inşa edilmiştir.
- 16. yüzyılda adına Avrupa denilen müstakil bir coğrafya yoktu. Bu kavram 18. yüzyıldan sonra aydınlanma döneminde ortaya çıktı.
- Hareme kızlar, seçilerek alınır, ardından çok ciddi bir eğitimden geçirilirdi. Başta örf-âdet olmak üzere İslami ilimler ile kabiliyetlerine göre birer sanatta yetiştirilirlerdi. Dizideki harem halkının davranışlarının, asırlar boyunca süzülerek gelen 'saray terbiyesi ve nezaketi'yle alâkası yok.
- Harem halkının muhafazasını sağlayan ve dışarıyla ilişkilerine yardımcı olan harem ağaları, binanın dışında kendilerine ayrılan nöbet yerlerinde beklerdi. Harem ağaları da aynı terbiye ile yetiştirilirdi.
- Dizideki oryantal oyunlar ve müzik, Osmanlı eğlence anlayışı ve musikisini yansıtmıyor.
- Babasının cenazesi ortadayken bir padişahın eğlence düzenlemesi inandırıcı değil.
- Kostümler Osmanlı'dan çok İngiliz dizisi Tudors'tan alıntı gibi...
- Osmanlı geleneğinde padişahın huzuruna baş açık çıkılmazdı.
- "Sultan bazen bir kadın veya ikbalini, eğer hastaysa veya küçük çocukları varsa, dairesinde ziyaret ediyordu. Topkapı Sarayı günlerinde bu gibi durumlarda sultan, harem sakinlerinin ortalıktan çekilmesi için, gümüş kabaralı ayakkabılar giyerek gelişini duyuruyordu. Çünkü, tesadüfen sultanın karşısına çıkmak saygısızlık sayılıyor, kazara sultanla karşılaşmaya hünkâra çatmak deniliyordu. Dahası, Darüssaade (sultanın özel alanı) içinde, hükümdarın bulunduğu ortamda sessizliğin sağlanması, sıkı sıkıya uyulan bir kuraldı." Yani dizideki gibi Sultan'ın bir yere gitmek için ortasından geçtiği bir "yol" değildi Harem.

1 yorum:

torkunc dedi ki...

hoşmuş...

Yorum Gönder

 
Site Meter